İslam Tababeti Yazıları
Ailesi Belh´ten gelerek Buhara´ya yerleşmişti. İbni Sinâ, babası Abdullah, maliyeye ait bir görevle Afşan´dayken orada doğdu.
İslam Tababeti Tıp gelenekleri içerisinde, insanın faydası ve mutluluğunu esas alan İslâm tıbbı oldukça kapsamlı bir yer işgal etmektedir.
Akşemsettin, (1389/1390 Şam – 1459 Göynük) asıl adı ile Şeyh Muhammed Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biri ve çok yönlü Türk Bilim adamıdır.
Müslüman tıp alimi. Adı, Ali bin Abbas el-Ehvezi olup, künyesi Ebü’l-Hasen’dir. Batı dünyası Haly Abbas adıyla tanımıştır.
Şerefeddin Sabuncuoğlu, diğer birçok hekimin aksine özellikle cerrahî ile ilgilenmiştir. Genel olarak hekimler cerrahîye pek ilgi duymamışlar ve hatta cerrahî tedavinin gerekli olduğu durumlarda bile, ilaçla tedaviyi tercih etmişlerdir.
Osmanlı Saray hekimlerindendir. Hayatı hakkında fazla bilgi olmayan Ali Münşi, Bursa’da doğdu. Doğum tarihi belli değildir. Bursalı Ali Efendi adıyla tanınır.
Göz hastalıkları hakkında ilk defa kitab yazan Müslüman tıp alimi. Müslümanlar arasında “Kehhal”, Avrupa’da ise “Hally Jesu” isimleriyle meşhur olmuştur.
Küçük kan dolaşımını bulan ünlü İslam alimi.Tam adı İbnü’n-Nefis Alaaddin Ebu’l-Alâ Ali ibn Ebi’l-Hazm el-Kureşî ed-Dımeşkîdir. 1210-88 yılları arasında yaşamıştır.
Şanizade Ataullah Efendi, 1771'de İstanbul'da doğmuş ve tıp medresesinden diplomasını aldıktan sonra, Mühendishane'ye devam etmiştir.
İbni Ebi Useybia, Nuri Hastahanesinde doktorluk öğrendi. Ruhbi, Külli, İbni Baytar ve Dahvar gibi büyük bilginlerden tıp dersleri aldı.
Tıp, Hz. Peygamber (s.a.v) döneminde de ilgi duyulan bir sahadır. Zira hasta ve hastalıklar, insanın yaratılmasıyla var olmuşlardır.
Peygamberimiz’in (a.s.m) tıp ve tedavi ile ilgili pek çok emri ve tavsiyesi varit olmuştur ki bunlar “tıbb-ı nebevî” kitaplarında toplanmış bulunuyor.
Osmanlı Devleti tarihin zaman ve mekan boyutlarında görülen en büyük devletlerden biri olduğundan her sahada güçlü bir teşkilat kurmuş ve bu teşkilatı siyasî, iktisadî ve ictimai şartları çerçevesinde iyi bir şekilde işletmiştir.
Hastahane olan daruşşifalar, bir vakıf müessesesi olarak, İslâm dünyasında, halkın sağlığı ile ilgilenen ve bunun yanında hoca-talebe ilişkisi içinde tıp eğitimi veren müesseselerdir
Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırılan, Süleymaniye külliyesinin (H. 963/M. 1555) bir bölümünü oluşturan ve vakfiyesince "İlm-i tıbb için binâ olunan medrese-i tayyibe" olarak tarif edilen dâruttıb, bir külliye dahilinde düzenli olarak eğitim vermiştir.