Süleymaniye Tıp Medresesi
Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırılan, Süleymaniye külliyesinin (H. 963/M. 1555) bir bölümünü oluşturan ve vakfiyesince "İlm-i tıbb için binâ olunan medrese-i tayyibe" olarak tarif edilen dâruttıb, bir külliye dahilinde düzenli olarak eğitim vermiştir.
Osmanlı Devleti, kuruluşunun ilk dönemlerinde, diğer ilmî sahalarda olduğu gibi, tıb sahasında da tabib yetiştirecek bir müesseseye sahip olmadığından kendisinden önceki İslam medeniyetinin yayıldığı coğrafî sahadaki mevcut birikimden beslenmiştir. Daruşşifalarda başlayan Osmanlı tıp eğitimi 8, Edirne Daruşşifası ile müstakil bir karakter kazanmış, ancak tam bağımsızlığını Süleymaniye Dâruttıbbının kurulmasıyla elde etmiştir.
Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırılan, Süleymaniye külliyesinin (H. 963/M. 1555) bir bölümünü oluşturan ve vakfiyesince "İlm-i tıbb için binâ olunan medrese-i tayyibe" olarak tarif edilen dâruttıb, bir külliye dahilinde düzenli olarak eğitim vermiştir.
Mütehassıs hekim yetiştirmek maksadıyla kurulmuş olan Süleymaniye Tıp Medresesi, Osmanlı tıp eğitimi sahasında tıbbî ihtisaslaşma açısından çok önemli bir merhaleyi teşkil etmektedir; çünkü yukarıda da belirtildiği üzere daha önce daruşşifalarda yapılan tıb öğretimi, bu medrese ile müstakil bir hüviyete kavuşmuştur.
Zira Süleymaniye külliyesinde tıp eğitimi, teorik kısmı medresede, pratik kısmı ise daruşşifada olmak üzere birlikte yürütülmüştür. Anatomi eğitiminin de yapıldığı bu tıp medresesinde, İbn-i Sîna'nın Kanûn'u ile İbn Nefîs'in Mucez el-Kanûn'u başta olmak üzere Osmanlı öncesinde telif edilen temel tıp eserleri ile Osmanlı döneminde telif edilen temel tıp kitaplarının okutulduğu tahmin edilmektedir.
Süleymaniye dâruttıbbı muhtemelen XIX. asrın ortalarına kadar, yani tıbbiyenin açılışından bir müddet sonraya kadar talebe yetiştirmeye devam etmiştir.
Osmanlılarda tıp eğitimi, medrese eğitim sisteminde mevcut olan tertip derslerinin tamamlanmasından sonra başladığından, Süleymaniye tıp medresesinde okumak isteyen bir öğrenci önce ibtiday-ı hâriç ve dahil medreselerinde okur, daha sonra, tıb öğrenmek üzere Süleymaniye tetimmelerine gelirdi.
Süleymaniye Tıp Medresesi'nden mezun olan tabiblerin, medrese tahsili de gördüklerinden, devletin siyasî mevkilerine, şeyhülislamlığa, hatta sadaret makamına kadar yükseldikleri bilinmektedir. Süleymaniye dâruttıbbından yetişen veya orada müderrislik yapan kimseler ayrıca hekimbaşı olarak sarayda veyahut diğer tıb müesseselerinde de vazife alabiliyorlardı 10.
Osmanlılar'da bunun yanında Tabib-i Hassa Dahil Medresesi adıyla Saray'da bir hassa tabibliği medresesi olduğu bilinmektedir 11. Ayrıca II. Meşrutiyet'ten sonra kurulan Darulhilafetilaliyye medreselerinin müfredat programlarında da tıp dersleri yer almaktadır.
Kaynak: http://www.ihsanfazlioglu.net/yayinlar/makaleler/1.php?id=159